Takıntı psikiyatri biliminde Obsesif Kompulsif Bozukluk olarak bilinen bir hastalık türüdür. Genelde sıradan insanlara ‘Takıntılı mısın sen ya?’ dediğimiz olmuştur. Bir olaya ya da kişiye fazlasıyla kafa takan insanlara da bu cümle sıklıkla söylenir. Bu hastalık şakaya alınsa da şakası olmayan hastalıkların başında gelir. Bazı olaylara ya da kişilere kafayı takan kişiler OKB hastası değillerdir. Bir kere bunu belirtmekte fayda var. Biz toplum olarak biraz kuşkucu davranana ‘Paranoyak’, biraz çılgın davranana ‘Deli’, biraz da dengesiz davranana ‘Şizofreni’ diyoruz. Toplumumuzun tanı koymakta üstüne yoktur. Sorsanız ‘Teşhisi koyuyorum ama ilaç yazamıyorum’ derler bi de üstüne üstlük. Halbuki teşhis de yanlıştır. Toplumumuzda ‘deli’ olduğunu sanan ve yaptıkları çılgınlıklara açıklama olarak ‘Ben deli adamın tekiyim’ diyerek cevap verenler eğer hayatlarında bir gün bir akıl hastanesini ziyaret edip, oradaki hastaların durumunu görselerdi kuşkusuz kendisine bir daha ‘deli’ demeyecekti ve ‘deli’ lakabına bu kadar özenmeyecekti.. Sözün özü şu ki toplumumuzda akıl hastalıkları hakkında pek bir şey bilinmemektedir ve herkes kulaktan duyduğu kelimeleri birilerine yakıştırmaktadır. Biz de bu açığı bilerek takıntı hakkında bir yazı hazırladık.
Takıntı, düşünceler yoluyla günlük yaşamı olumsuz etkileyen bir durumdur. Kişilerin kafası sürekli bir şeylerle meşguldür. Sürekli etraf temiz mi, kapı kitli mi diye kişiler düşünür durur. Kişiler bazı kontrolleri yapmadıkları zaman kötü şeyler olacağı hissine kapılırlar. Bu hislere sebebiyet veren şey ise anksiyete’dir. Anksiyete OKB’den tamamen bağımsız bir hastalık olsa da, OKB anksiyete türü bir hastalık olduğu için OKB’liler anksiyete belirtileri de gösterirler. Yani bir OKB’li çok fazla kaygı ve endişe hissettiği için düşünsel olarak kafasında sürekli bir baskı vardır. Bu baskı sonucunda da kafasının rahatlaması gerekmektedir. Bu rahatlamayı da ancak emir vererek ve kişileri bunu yerine getirmeye zorlayarak sağlar. Kişi kendi düşünceleri ve hisleri arasında kuklalaşmaya başlar bir yerden sonra. Kişilerin aklına her zaman ‘Bunu yap, bunu yapmazsan böyle olur şöyle olur’ diye cümleler gelmektedir. Kişi kendinin efendisi ve kendinin kuklası haline gelir. Beyin düşünsel baskı altında ezilmemek için emir verir. Kişiler de kukla gibi bu emirleri yerine getirir ve rahatlar. Beyin de bu sayede rahatlar. Beyin bir nevi delirmemek için kendi oto kontrol mekanizmasını devreye sokar.
İşte OKB gerçek anlamda budur. Tanımlaması ve bilmeyenlerce anlaşılması da zordur. O nedenle siz siz olun, karşınızdaki kişiyi neye yakıştırdığınızı bilmeden kimseyi hiçbir şeye yakıştırmayın.
Yorum Yok